31 Temmuz 2006

evet evet benim de canım yanıyor.

şu lübnan meselesi. siyasi, ekonomik bok püsür bir sürü boyutuyla ilgilenmiyorum. buradan "dünyaya barış gelsin" "savaşlar dursun lütfen" diye demeçler verip, "iyi" ve "ahlaklı" insan olmanın konforlu sularında yüzmeye hevesli bir sevgi kelebeği de değilim. insanların güç, para, hırs vs. için can almalarına alıştım. siz de alışın, alışık değilseniz. yapacak pek bir şey göremiyorum. ancak bu konuda fikir bildirmek hepimizin sorumluluğu.
körleşiyoruz. ekrana kan yansıdıkça duyarlılığımız azalıyor. bunun olması da çok doğal. ama doğal olması gereken bir şey daha var: insan fark edebilir! ve iradesini kullanarak dayatılana karşı çıkabilir. en azından düşünce özelinde.
sadece soru: bu kimin dünyası, kimin hayatı, kimin canı, kimin nesi; neden böyle, nasıl oldu, nerden nereye geldi, ne yapılabilir, neyim ben?
biliyorum zorlanmaya başlıyoruz bu sorularla çarpıştığımızda. ama yaşamın bir anlamı varsa da yoksa da bu soruları sormak süreci inanın anlamlı kılıyor. duyarlılığını kaybetmeye başlayan herkes zaten yürüyen cesete dönüşüyor. "aynılaştırılmış" birer ceset. hala ölmediyseniz lütfen sorun!

out of concept

madem ki kişisel, madem ki ıvır zıvır o halde belli bir tarza sahip olması gerekmiyor diye düşünmeye başladım. eh popülist kaygıları da yok bu blogcuğun. bundan sonrası daha da bilinmez artık. kusar mısın, kusturur musun...
bakalım.
türlü türlü
ıvır zıvır olacak burda.
eh biraz kişisel evet.
ama o kadacık hakkımız olsun.
dünyada sadece kendimize ait, gerçek bile olmayan bir alan.
bunu haketmiyor muyuz?
bilmiyorum.
gerçekten.
sustum.

kaza


28 temmuz cuma günü işle ilgili fotoğraf çekmek için anadolu yakasına geçtik. dönüşte tam da köprü üzerinde zincirleme bir kazada zincirin son halkası olduk. şanslıyız ki bize bir şey olmadı. bir süre trafiğe kapatılan köprü işte böyle bir fotoğrafı mümkün kıldı. kazanın şokuyla tekniğe çok dikkat edemedim gerçi ama boş bir boğaz köprüsü fotoğrafını paylaşayım istedim.

18 Temmuz 2006

klozet

bu alandan bahsediyorum.midem bulandığında geliyorum.böğürüp gidiyorum.az önce farkettim, saolsun farkettirdi(o); hep aynı şeyleri kusuyorum.başka şeyler denemenin zamanı geldi...

"enjoy the silence!"

hayat:

gelişine vurabilme sanatıdır.sanırım.
o halde:
"hit me baby one more time!"

sun of a bitch!

kelime oyunları da yetmeyecek o'na ışık vermeye.ufff.ne yapmalı?

umutlar uyku hapıysa?

o halde battık.uyuyoruz.hem de hareket halinde!
"on yüz milyon baloncuk" yetmeyecek kurtarmaya.hoş, onlara sahip olsak da "ask for more!" diyeceğiz. biri gelip "hayatın tadı"nı anlatacak sonra.işte de o da tatsız gelince...
gazlı soru işaretleriyle havaya uçacağız. birileri "likit hayat şişesini" salladıkça tedirgin olacağız. korkmayalım, neyse ki uyku haplarımız yanımızda...

you better stop!

mani

sende ışık görmüyorum!!!

life is liquid!

güç illüzyonu! - güneş tutulması


güneş ellerimde!
ve birazdan ölecek...

yardım edebilir miyim?