10 Eylül 2007

diyalogtik-tak



frontpage hit counter adam.
“elimdeki şarap şişesini dünyanın münasip bir yerine sokup kendinden geçmesine az kala bam! diye patlatmak istiyorum.”

kadın.
“cenaze marşın çalarken senin için dua edeceğim”

adam.
“affedersiniz dünyanın çıkış kapısını arıyorum da.”

kadın
“ damsız almıyorlar oraya, bırak seninle geleyim.”

adam.

“bir arkadaşa bakıp çıkacağım derim, sen burada kal”


kadın

“mazoşist olmanın güzel yanı başkalarına izin vermeden kendini yaralıyor olman olabilir mi?”

adam.

“kamyon uzun zamandır üstümde, ileri geri yapıyor. kemiklerimin sesi şarkımız olsun.”

kadın

“dibe vurmadan sıçrayamazsın. benimle gel.”

adam.

“sen biraz da bensen, gittiğin her yerde yanındayım demektir.”

kadın

“bulaşık suyu biraz da bulaşığın kendisi olmuştur artık, değil mi ama?”


adam

“zamanın inatçı lekesi olamazsın. çıkarmanın bir yolunu mutlaka bulur.”


kadın

“zamanın kollarında şırınga izleri var zaten. kafası duman. aynı ritimle “geçmek”ten başka bir halta yaramıyor.

adam

“ilaç derler onun için, ruhunun hava yastığıdır o.”



kadın
“iyi de benimle gel diyen her ses bir gün bir kamyon dolusu kemik sesidir.”


adam

“yeterince gelmedin mi zaten??? artık sıçrayabilirsin! bulutlar senin. ama kulaklarını tıka! arkandaki kemik sesleri kulağına batar.”

kadın
“burada gülümseyerek boğulmayı tercih ederim.”

adam
elini tutuyorum. biri suyu tahliye edene kadar buradayız. gülümse, boğuluyoruz.

kadın

“derin…”

adam
“deli…”

kadın
“ben deli değilim!”

adam
“derinlik delisi”

kadın
sensin o!

adam
“ne fark eder ki…”

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu suyun altındaki kalıntıların hikayesi olsun...
Adam:
"Hala niye gülüyorsun böyle deliler gibi?"
Kadın:
"Hani boğulacağız demiştin.Harabenin içindeyiz baksana. Her tarafa bir şeyler yazmışlar."
Adam gülümseyerek:
"Fark etmemişim.Bİzden önce de gelenler olmuş buraya.Ne kadar rutubetli"
Kadın:
"Bir kedimiz bile yok:)...Bİr şeyler de biz mi yazssak?
Süslemiş oluruz hem duvarları?"
Adam:
"İyi de neyle yazacağız ki?, kalemimiz yok."
Kadın gülümser:
"Biz öldük ne kalemi...Kafandan geçenler eğer çok derinden gelirsei şekil alıp kendi kendini yazacak duvara.Burasının en güzel yanı bu."
Adam gözlerini kapatır ve derisini kaldırmay başlar. İrili ufaklı, büyüklü küçüklü binlerce kelime ,sözcük, cümle kanlanır duvarlara...
Kadın zaten yok olmuştur...
Geride sadece yazılar ve kemikler görünür...